Irregular Verb - Düzensiz Fiiller

Irregular Verb - Düzensiz Fiiller


Simple Present Tense  Simple Past Tense  Past Participle
arise arose  arisen ortaya çıkmak 
awake awoke  awoken uyanmak 
am, is, are = be was, were  been olmak
bear bore  borne katlanmak
beat beat  beaten yenmek/dövmek 
become  became  become olmak
begin  began  begun basılamak
bend bent  bent eğilmek 
bet bet  bet iddiaya girmek 
bind bound  bound bağlamak
bite bit  bitten ısırmak 
bleed  bled  bled kanamak
blow blew  blown üflemek /esmek 
break broke  broken kırmak
breed   bred  bred yetiştirmek
bring   brought  brought getirmek
build  built  built inşa etmek
burn  burned, burnt  burned, burnt yakmak
buy   bought  bought satın almak
catch  caught  caught yakalamak
choose  chose  chosen seçmek
come  came  come gelmek
cost  cost  cost mal olmak
cut cut  cut kesmek
deal  dealt  dealt uğraşmak
dig  dug  dug kazmak
dive  dived, dove  dived dalmak
do   did  done yapmak
drag dragged  dragged sürüklemek
draw  drew  drawn çizmek
dream   dreamed, dreamt  dreamed, dreamt hayal etmek
drink   drank  drunk içmek
drive   drove  driven sürmek (araba)
drown  drowned  drowned boğulmak
eat  ate  eaten yemek
fall   fell  fallen düşmek
feed    fed  fed beslemek
feel  felt  felt hissetmek
fight  fought  fought dövüşmek
find   found  found bulmak
fit  fit  fit uyumak
flee  fled  fled kaçmak
fly   flew  flown uçmak
forbid  forbade  forbidden yasaklamak
forget   forgot  forgotten, forgot unutmak
forgive  forgave  forgiven affetmek
freeze  froze  frozen donmak
get   got  gotten, got almak/ulaşmak
give  gave  given vermek
go   went  gone gitmek
grind   ground  ground öğütmek
grow  grew  grown büyütmek
hang  hung  hung asmak
have   had  had sahip olmak
hear   heard  heard duymak/işitmek
hide   hid  hidden saklanmak
hold  held  held tutmak
hurt   hurt  hurt incitmek
keep   kept  kept muhafaza etmek
kneel   knelt, kneeled  knelt, kneeled diz çökmek
knit   knit, knitted  knit, knitted örtmek
know  knew  known bilmek
lay (put)   laid  laid sermek
lead  led  led öncülük etmek
leap  leapt, leaped  leapt, leaped sıçramak
learn  learnt, learned  learnt, learned öğrenmek
leave  left  left ayrılmak
lend  lent  lent borç vermek
let  let  let izin vermek
lie  lay  lain uzanmak
light   lighted, lit  lighted, lit aydınlatmak
lose   lost  lost kaybetmek
make   made  made yapmak
mean   meant  meant anlamına gelmek
meet  met  met tanışmak/buluşmak
mislead  misled  misled yanlış yönlendirmek
pay   paid  paid ödemek
prove  proved  proved, proven ispat etmek
put   put  put koymak
quit   quit  quit vazgeçmek
read   read  read okumak
ride   rode  ridden sürmek (at/motor)
ring rang  rung çalmak (zil)
rise   rose  risen yükselmek
run  ran  run koşmak
saw  sawed  sawn kesmek
say said  said söylemek
see  saw  seen görmek
seek   sought  sought aramak
sell   sold  sold satmak
send  sent  sent göndermek
set  set  set belitmek
shake  shook  shaken sarsmak
shed   shed  shed saçmak
shine  shone  shone parlamak
shoot  shot  shot ateş etmek
show  showed  shown göstermek
shrink   shrank  shrunk, shrunken çekmek
shut   shut  shut kapatmak
sing  sang  sung şarkı söylemek
sink  sank  sunk batmak
sit   sat  sat oturmak
slay  slew  slain katletmek
sleep  slept  slept uyumak
slide  slid  slid kaymak
speak  spoke  spoken konuşmak
spend  spent  spent harcamak
spin  spun  spun dönmek
spread   spread  spread yayılmak
stand  stood  stood ayakta durmak
steal  stole  stolen çalmak
stick   stuck  stuck yapıştırmak
sting   stung  stung sokmak (arı)
stink   stank  stunk kokmak
strike  struck  struck, stricken vurmak/grev yapmak
strive   strove  striven çabalamak
swear  swore  sworn yemin etmek
sweep  swept  swept süpürmek
swim  swam  swum yüzmek
swing   swung  swung sallamak
take  took  taken almak
teach  taught  taught öğretmek
tear   tore  torn yırtmak
tell  told  told anlatmak/söylemek
think  thought  thought düşünmek
throw  threw  thrown fırlatmak
wake  woke  woken uyanmak 
wear   wore  worn giymek
understand   understood  understood anlamak
win  won  won kazanmak (maç)
wind  wound  wound sarmak
write   wrote  written yazmak



Present Continuous Tense - Şimdiki Zaman

Present Continous Tense - Şimdiki Zaman

       Anlatımın yapıldığı anda gerçekleşmekte olan bir eylemi belirten bu zamanda, fiile -ing takısı alır.

Am, is ve are sözgüklerinin be (olmak) fiilinden türediğini biliyoruz. Olmak fiili (am, is, are) Şimdiki Zaman yapısında, özne ile -ing takısı almış fiilin arasında yer alır. Aşağıdaki tabloda cümlenin yapısını göre bilirsiniz.


  • I am having a birthday 
  • We are listening to music
  • We are reading
  • We are working
  • He is coming 
  • They are saving money
  • They are repairing my house
  • He is preparing


Şimdiki Zamanın Olumsuz Şekli

Bulunulan zaman diliminde (şimdi) bir eylemin yapılmadığını ifade eder. Cümlenin yapı şekli aşağıdaki gibidir.





  • We aren't going to Ankara
  • He isn't listening to the radio at the moment
  • I am not working at the moment   -------------> Ben şu an çalışmıyorum.
  • You aren't working at the moment   -------------> Sen şu an çalışmıyorsun.
  • He isn't working at the moment   -------------> O şu an çalışmıyor.
  • We aren't working at the moment   -------------> Biz şu an çalışmıyoruz.
  • They aren't working at the moment   -------------> Onlar şu an çalışmıyor.

  Are not fiilinin kısalması aren't, is not fiilinin kısaltması isn't, fakat am not fiilinin kısaltması amn't olarak kullanılmaz! Kesinlikle her zaman am not olarak kullanılmalı.






Şimdiki Zamanın Soru Şekli

Bulunulan zaman diliminde (şimdi) bir eylemin, soru şeklinde sorulmasıdır. Cümlenin yapısı aşağıdaki gibidir.





  • Is he having a good time?
  • Are you eating anything?
  • Are you coming?
  • Is she teaching?
  • Are they learning?
Cevap; Yes she is, Yes you are veya No she isn't, No you aren't şeklinde olur.



 Aşağıdaki kelimeler soru cümlesinde kullanılabilir.
  • What ----> Ne --------> What am I doing ? --------> Ben ne yapıyorum?
  • What ----> Ne --------> What are I doing ? --------> Sen ne yapıyorum?
  • Why -----> Niçin ------> Why are you working ? ---> Niçin çalışıyorsun?
  • How -----> Nasıl ------> How is he doing ? ---------> Nasıl yapıyorsun? 




Şimdiki Zamanın 'Gelecek Zaman' anlamında kullanılması


Planlanmış eylenlerde, Şimdiki zamanı, Türkçede olduğu gibi "Gelecek Zaman" anlamında kullanabilirsiniz.


  • What are you doing at the weekend ----> Hafta sonu ne yapıyorsun? 
  • I am coming on Sunday -------------------> Cumartesi geliyorum.



Conversation

Tom   Hi Jack what are you doing?
Jack   Hi Tom I am repairing my car
Tom   What is the problem?
Jack   I don't know yet
Tom   Can I help you?
Jack   No thank you



Vocabulary

have   sahip olmak
birtday   doğum günü
listen   dinlemek
read   okumak
save   kurtarmak, biriktermek, kaydetmek
repair   tamir ettirmek
prepare     hazırlamak
listen   dinlemek
work   çalışmak
yet   henüz
can   -mek, -mak
help   yardım
teach   öğretmek
at the moment   şu an, şimdi



Simple Present Tense - Geniş Zaman


Simple Present Tense - Geniş Zaman
Bu zaman, bir alışkanlığı, her zaman ya da sık yapılan eylemleri ve genel bir gerçeği anlatmak için kullanılır. Eylemin o anda olup olmadığı önemli değil.

  • I read books and watch TV.
  • I play basketball once a week
  • I go out with my friends

Kural olarak her cümlede en az bir tane fiil olmalı. Filin olmadığı durumlarda yardımcı fiil olan be fiili (olmak) am, is, are kullanılır.

  • I am a teacher
  • It is an apple
  • They are student
  • She is beautifu
  
Geniş zamanda üçüncü tekiller (He, She, It) fiile "s" takısı alır. 

  • She reads books
  • He plays basketball
  • It needs water
  • He speaks English

 Üçüncü tekiller  (He, She, It) ile kullanılan fiil, o ,ch, sh, ss harfleri ile bitiyorsa, -s eki; -es şeklini alır.


 √ Üçüncü tekiller  (He, She, It) ile kullanılan fiil ünsüz harf + y ile bitiyor ise -y kalkar, -ies gelir.

  • She goes
  • He watches
  • He washes
  • She studies


Bu zaman ile beraber kullanılan bazı kelimeler eylemin ne sıklık ile yapıldığını ifade eder.


  • Never= Asla, hiç     --> I never eat at home ----> Ben asla evde yemem
  • Sometimes= Arasıra--> I sometimes play tenis-> Bazen tenis oynarım
  • Often= Sıkça  --------> I often go to gmy ------> Sıkça jimlastiğe giderim
  • Usually= Genellikle --> I usually wear tie ----> Genellikle kravat takarım
  • Always = Her zaman--> I always drink green tea -> Her zaman yeşil çay içerim


√ Never ile kurulan cümlelerde fiilin olumlu yapıda olmasına dikkat ediniz. Cümleye olumsuz anlamı never katmaktadır.
 
  • I eat at home --> Evde yerim.          - I never eat home -----> Asla evde yemem 
  • I drive my car -----> Araba kullanırım - I never drive my car --> Asla kendi arabamı kullanmam


Geniş Zamanın Olumsuz Şekli

Geniş zamanda olumsuz cümle kullanmak için aşağıdaki yapı kullanılır.





  • I don't want to drive  my car --> Arabamı kullanmak istemiyorum
  • She doesn't need me -----------> Onun bana ihtiyacı yok
  • They don't go to party ----------> Onlar partiye gitmez
  • We don't have a computer -----> Bilgisayarımız yok


Geniş Zamanın Soru Şekli

Geniş zamanda soru cümlesi kullanmak için aşağıdaki yapı kullanılır.


          a) Geniş Zaman Soru şekli;



  • Do you have a car  -------> Aracınız var mı?
  • Does you father read ----> Babanız okur mu?
  • Do they need my help ---> Yardımıma ihtiyaçları var mı?
  • Does he want to come --> Gelmek ister mi?
  
Daha önce bir cümlede en az bir fiil olmalı demiştik ve olmaması durumunda yardımcı fiil kullanılır demiştik. Eğer cümlede fiil yok ise do, does yerine, be fiili olan am, is, are ile soru cümlesi kurulur.

  • Am I a teacher -----------> Ben bir öğretmen miyim?
  • Is she a beautiful girl ---> Güzel bir kız mı?
  • Are they students --------> Onlar öğrenci mi?  



√  Bir eylemin hangi dıklıkla yapıldığını öğrenmek için "How often "eki ile soru cümleri kurulur.

  • How often do you play basketball ---->  Ne sıklıkta basket bol oynarsınız?
  • How often do you go to cinema ------>  Ne sıklıkta sinemaya gidersin?
              
   

           b) Olumsuz Geniş Zaman Soru şekli; 





  • Doesn't he watch TV ---------> Televiyon izlemiyor mu?
  • Don't you work on Sunday ---> Pazar günü çalışmıyor musun?
  • Doesn't you need my help ----> Yardımıma ihtiyacın yok mu?
  • Don't they come --------------> Gelmiyorlar mı?


Coversation ;

Tom   How many meals do you have a day?
Jack   I usually have three, but sometimes I have no breakfast because 
         I am late for school and I have to hurry
Tom   What is your favourite food?
Jack   I like fish 
Tom   Do you like Chinese food?
jack   No, I don't like Chinese food
Tom   Do you often eat at a restaurant with your family
jack   No, I don't




Apostrophe s - Possessive s


Possessive  s

Nesne, ismin veya sıfat'ın bir özel isme ait olduğunu gösterir.
  
  • This is Sedat's book     -     Bu Sedat'ın kitabı
  • This is my sister's book     -     Bu kız kardeşimin kitabı
  • Ahmet's phone     -     Ahmet'in telefonu
  • My dog's food     -     Köpeğimin yemeği    
  • The boy’s bicycle     -     Çocuğun bisikleti
  • Ankara's weater      -     Ankara'nın havası    
  • Cat’s tail     -     Kedinin kuyruğu
  • Girl’s bag     -     Kızın çantası 
  • My brother's names     -     Kardeşimin isimi

Burda kullanılan " 's" kesinlikle olmak fiilinindeki "is" in kısalması olan "s" değildir. 

Ayrıca eğer özel isim  "s" ile bitiyor veya çoğul ise sadece ' kullanılır.

  • Cats tails     -     Kedilerin kuyrukları
  • Girlsbags     -     Kızların çantaları
  • My brothers' names     -     Kardeşlerimin isimleri 
  • Mices hole     -     Farelerin deliği


Subject / Possessive Pronouns, Possessive Adjectives - Zamirler.










Subject Pronouns - Kişi Zamiri
Kişilerin veya neslerin yerine kullanılan Subject Pronouns "Şahıs Zamirleri" , cümle içerisinde bulundukları yere ya da yerine kullanıldıkları şahıslara göre değişirler.( Subject or Object Pronoun)

  • I am Sedat
  • I am a decorator
  • I am from London
  • She is Tina
  • That is a chair
  • She is a beautiful girl
  • We are doctors
  • You are very tired

Şunu şöyleyebiliriz ki; Subject Pronouns (Kişi Zamiri)  + Verb (Fiil) kullanmak zorundayız. Yukarıdaki örneklerde de bunu görebilirsiniz.


Possessive Adjectives - İyelik Sıfatları

İyelik sıfatları My(benim), Your (Senin), His (Onun-Bay için), Her (Onun-Bayan için)...gibi, kendinden sonra gelen sözcükleri iyelik belirterek niteleyen sözcüklerdir. Kısacası, nesnenin kime ait olduğunu tanımlamak için kullanılır.

  • My daughter
  • Her son
  • Our car
  • Your free time
  • My friends
  • Their computer
Şunu şöyleyebiliriz ki; Possessive Adjectives (İyelik Sıfatları) + Noun (isim) kullanılır. Kesinlikle iyelik sıfatından sonra fiil gelmez !



Possessive Pronouns - İyelik Zamiri

Kural olarak olarak Possessive Adjectivesile aynıdır. Fakat radaki tek fark cümle içinde kullanıldığı yer. Burada Naun (İsim) + Possessive Pronouns  (İyelik zamiri) şeklinde kullanılır



  • This is our house. =  It’s ours.
  • Whose is this book? It’s mine.
  • This is their class. = It’s theirs
  • Whose jacket is that? It’s her

Şunu şöyleyebiliriz ki; Verb (fiil) + Possessive Pronouns (İyelik Zamiriı) kullanılır.

Indefinite Articles - Belgisiz ve Belirli Sıfatlar

Belgisiz ve belirli sıfatlar (indefinite and definite articles: a, an, the)

İngilice belgisiz sıfatlar yani indefitine articles, “a ve an” dir. Türkçede “Bir” (1) anlamına gelirler. Belirli olmayan bir obje ile birlikte kullanılırlar. Yani bu obje herhangi bir objedir, özel bir durumu yoktur.

  • Belgisiz Sıfat - indefinite article: "a"
Eğer kelimenin okunuşu (buraya dikkat edin, kelimenin kendisi değil) sessiz harf ile başlıyorsa “a” kullanılır.
It's a gift.
O bir hediye.
It's a lovely day.
Çok güzel bir gün.
  • Belgisiz Sıfat - İndefinite article: an
Belirli olmayan objeler için kullanılır. Eğer kelimenin okunuşu sesli harf ile başlyorsa “an” kullanılır.
Can I have an orange juice?
Portakal suyu alabilirmiyim.
I am an English teacher.
Ben bir İngilizce öğretmeniyim.
I will be there in an hour.
Bir saat içinde orda olacağım.



  • Definite article: "the"
Eğer hakkında konuştuğunuz nesne ile ilgili konuşmacı ve dinleyici bilgi sahibi ise “the” kullanılır.
The player is very good.
Oyuncu çok iyi.
Did you clean the car?
Arabayı temizledin mi?
Burada söz konusu olan bizim arabamızdır. Sadece bir tane var. Belirli bir araba söz konusu. 

Örnek
This is a beautiful painting. Does the artist live near here?
Güzel bir tablo. Sanatkar buralarda mı yaşıyor?

İlk cümlede belirli olmayan bir tablodan bahsedildi. Ama ikinci cümlede ise tablonun sahibi, yani belirli bir sanatkardan söz edildiği için “the” kullanıldı.
I bought a new toothbrush this morning and I can't find it. I'm sure I put it in the bathroom.
Bu sabah yeni bir diş fırçası aldım ama onu bulamıyorum. Eminim onu banyoya koydum.

Yine ilk cümlede sadece konuşan taraf diş fırçasından haberdar olduğundan “a” kullanıldı. Banyo ise belirli olduğundan “the” kullanıldı.
There's a man at the door. He wants to see you. 

Kapıda bir adam var. Seni görmek istiyor.
Bu cümlede de adam bilinen birisi olmadığında “a” kullanıldı. Ama “door” belli olduğunda the kullanıldı.

 
Powered by DersEnglish